Çin İmparatorluğu (M.Ö. 221- 1912) Çin İmparatorluğu‘nun macerası, M.Ö. 221 tarihlerine uzansada, Çin’in tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanan en eski medeniyetlerden bir tanesidir. Gün geldi, Moğollar, gün geldi Mançuryalılar, imparatorluğu ele geçirdi. Ama ne olursa olsun, Çin Seddi’nden İpek Yolu’na, barutundan kağıdına, Budizminden Konfüçyanizmine tün bu yaşadığı yenilikleri, renkleri ve kaosu ile renkli bir geçmiş geçirdi. Antik dönemde Çin, kuzeydeki az sayıda küçük bağımsız devletlerin bir araya gelmesi ile oluşmuştu. Shang ve Chou, bölgenin en güçlü iki hanedanlığı olarak Çin’in kuzeyini hakimiyeti altına almışlardır. Fakat bu hakimiyet sadece kuzeyde sınırlı kalmıştır. M.Ö. 500 yıllarında Chou Hanedanlığı’nın zayıflaması ile bölgedeki diğer hanedanlar kendi aralarında savaşmaya başladı. Çin o dönemde öyle bir kaos ve karışıklığa sahiptiki, bu dönemin adı savaşan beylikler olarak anılacaktı. Bu karmaşa ortamı, kuzeydeki tüm hanedanların, Ch Hanedanlığı olarak tek imparatorluk kurulana kadar sürdü. Ch’in, Wei ırmağının kenarında bulunan küçük bir hanedanlıktan oluşmaktaydı. Ch’in M.Ö. 256’da bölgenin en güçlü hanedanlığına dönüştü ve M.Ö. 246’da ise iktidar 13 yaşında Ch’eng’e devroldu. Bu genç imparator, M.Ö. 232’de 27 yaşına geldiğinde tam yetkili bir imparatora dönüştü ve kuzeydeki tüm hanedanlıkları birleştirme işine girişti. Askeri olarak, çok güçlü olduğu içinde M.Ö. 221’de bu hedefine ulaşmayı başardı. O dönemden sonra, batılılar artık Ch’de ilham alarak China (çin) olarak hitap edeceklerdi. Ch’eng artık gelecek tüm imparatorluklara örnek olarak bir model bırakacaktı. Bu modele göre hükümet ve imparator ve bakanların etrafında şekillendi. Ch’eng’in Yenilikleri – Çin İmparatorluğu Aristokratların gücü azaltmak isteyen, Ch’ng tüm toprakları köylülere verdi. Artık vergiler, aristokratların vasıtasıyla toplanmıyor, direkt olarak köylülerden toplanıyordu. Hükümet merkezi otoritesini güçlü hale getirmek için, tüm hanedanlıkları içine alacak şekilde, para, ağırlık ve diğer ölçülerde belirli standart oluşturdu. Kanunlar taviz verilmeyecek bir şekilde uygulanmaya başlandı. Öyle ki imparatorluk yakınlarının bile kanunları çiğnediği için kelleleri alındı. Legalistler, muhalif düşüncelere karşı çok katı bir düşünceye sahipti. Aykırı ve farklı düşüncelerin, mevcut işleyen devlet düzeninde aksamaya neden olacağını düşüncesi hakimdi. Buna bağlı olarak tüm okullarda, felsefe özellikle de devrin en önce gelen akımı Konfüçyanizm yasaklandı. Konfüçyanizm’e ait kaynaklar yok edildi ve savunucuları katledildi. Mevcut hanedanlık ticaret konusunda çok katıydı. Her ne zaman bir aksaklık olsa, sıkı bir şekilde denetlenmeye alınır ve ağır cezalara tabi tutulur, hatta öldürülürlerdi. Ch’in ler gözlerini güneye dikmişler, Kuzey Vietnam’da ki Kızıl Nehir’e kadar ele geçirdiler. En büyük düşmanları, Chou hanedanlığından bu yana, kuzeyden akınlar yapan göçebe bir hayat süren Hunlardı. Kuzeydekiler Hunların bu akınlarından korunmak için, Chou’lardan beri duvarlar ve barikatlar kullandırlar. Ch’in’ler zamanında bu barikatlar daha güçlendi. Bu barikatlar, zaman zaman devasa uzunluktaki duvarlara dönüştü. Ming hanedanlığı döneminde ise, son haline bürünecek olan bu koruma kalkanı Çin Seddine dönüşecekti. Ch’eng ‘in kurduğu bu olağanüstü imparatorluk ölümünden 4 sene önce M.Ö. 206’da yıkıldı. Ch’eng Duvar Heykeli Ch’eng Duvar Heykeli Han Hükümdarlığı (Han Gao Zu) Ch’in Hanedanlığı, ülkede tarihinde korku ve gaddarlık oluştursada, Batı tarihçiler onlardan hayranlıkla bahsetmişlerdir. Bütün her şeye rağmen hanadanlıklarının ömrü çok uzun sürmedi. Ch’in’ler bugün Çin olarak bildiğimiz ülkenin ve milletinin isim babası olmuşlardır. Ch’in’ler istikrarlı bir devlet modeli yaratması, ve bir devrim yaratsalarda, Çin kültürel yapısına rengini veren, ve bu topraklarda uzun süre süren, Han Hükümdarlığı oldu. Nitekim Batılıların kendilerine Çinli deselerde, onlar kendilerini Han’ın çocukları olarak tanımladırlar. Ch’in’lerin tarih sahnesinden çekilmesinin ardından, bölge bir kez daha karışıklıklara boğuldu. Ortalık toz duman haline gelmiş, tam bir kaos ortamı oluşmuş, eline kılıcı alan kendini komutan ilan ediyordu. İçlerinden bir komutan bunların en yeteneklisi olan Liu Pang çıktı. Liu Pang bu kaosta herkesi alt edip sindirmeyi başarmış ve merkezi bir otorite oluşturmayı başarmıştı. İlk yaptığı iş ise, kendini Han Gao Zu (Han’ın Yüce İmparatoru) olarak tanıtmak oldu. Bu aynı zamanda Han Hanlığı’nın başlangıcı oldu. Han, artık devleti tam olarak kontrol eder hale gelebilmek için, Legalizmin devlet içindeki ağırlığını azaltarak sistemi yeniden canlandırdı. Ch’in döneminden kalan, sert ve katı devlet uygulamalarını yumuşatarak halka nefes aldırdı. Han güçlü ve zeki bir liderdi. İmparatorluğu, kendi içinde bağımsız sayılabilecek, küçük feodal yapılara böldü. Bir diğer önemli yönetimsel kararı da, Çin’e damgasını vuracak olan, Konfüçyanizmi ülkenin resmi felsefesi haline getirdi. Han’a göre halk kesinlikle, Konfüçyüs‘ün de savunduğu gibi, adalet, merhamet, sevgi, görev bilinci, liyakat gibi unsurlar ile yönetilebilirdi. Han’dan önceki devlet yönetiminde, oluşumlar ve kararlar yönetimin keyfi kararlarına göre belirleniyordu. Fakat Han, M.Ö. 165’te bürokrasi ve devlet kadrosunda çalışacak olan kişileri, Konfüçyüs prensiplerine dayalı, tarihin ilk seçme sınavını gerçekleştirerek test etti. Böylelikle Çinli’ler liyakate dayalı, yönetim anlayışını hayata geçiren ilk toplum oldular. Han Gao Zu Han Gao Zu İpek Yolu Ve Yeni Gelişmeler Han Gao Zu’dan sonra 16 yaşında tahta geçen Han Wu Ti, tam olarak 54 yıl ülke yönetiminde kaldı. Çin’in en acımasız ve en güçlü kral’ı olarak Wu Ti, Çin topraklarını inanılmaz bir şekilde büyütmüştür. Bu genişleme, Vietnam’ın güneyine ve Kuzey Kore’ye kadar devam etmiş, ve en son Gobi Çölü’nün güneyine Çin kolonileri yerleştirerek, Hun akınlarını uzun süre engellemiştir. Bu Çin genişlemesi, İpek Yolu’na zemin hazırlamış, Çin medeniyeti ile Roma’yı kavuşturmuştur. Bu gelişme ve yeniliklere karşıni Wu Ti, toprak reformu yaparak, arazi sahiplerine ağır vergiler getirmiş ve isyanlarla birlikte karışıklık başlamıştı. Bu karışıklık ve karmaşa ülkenin dört bir yanına yayıldı ve kendilerine Kırmızı Kaşlılar (Chi Mei) denilen grup hükümete darbe gerçekleştirdi. Bu gizli örgütün darbesinden sonra hükümet düşmüştür. Bu arada Wu Ti ölmüş, yerine İmparatoriçe Yüandi geçmişti. Bu kargaşa içinde Wu Ti’nin yeğeni Wang Mang kendini İmparator ilan etsede, bu koas ortamında adeta kimse kimseli tanımıyordu. Bir çok cana mal olan bu kargaşa sonunda, İmparator Wang öldürüldü. Han Hanedanlığı tekrar toparlanması gerekiyordu. Bunu başaran isim ise M.S. 25’te tahtı ele geçiren, Guangwu oldu. Guangwu döneminde, tekrar şaha kalkan Han’lar Çin’e akınlar düzenleyen Hunları ikiye bölmüşlerdi. İmparatorluğun sınırlarını, Hazar Denizi kıyılarına kadar taşımayı başaran Guangwu da toprak reformu ve yetersiz vergi gelirlerinin kurbanı oldu. Huyusuzluk çıkaran toprak sahipleri ve köylüler, M.S. 184’te Bu kez Sarı Türbanlıların liderliğinde ayaklandı. Yine aynı durum tekrar etti ve ülke bir kez daha kendisini karışıklık ve kan gölü içinde buldu. Takip eden 30 yıl boyunca olaylar devam etti ve ülke de kimse kontrolü ele alamadı. Hanların son imparatoru Xian’ın M.S. 220’de devrilmesi ile hanedanlık 3 parçaya bölünmüş ve Çin İmparatorluğu tarinde yeni sayfa açılmış olur. İpek Yolu İpek Yolu Çin İmparatorluğu Tarihinde Üç Krallık Dönemi Han döneminin sona ermesiyle, ortaya çıkan boşlukta Çin; Wei, Shu, ve Wu krallıkları olmak üzere üç ayrı krallığa bölünmüştür. Bu durum 4 asır devam etti ve bu dönemde Çin, Hindistan kökenli bir din olan Budizm ile tanıştı. Yine bu dönemde Taozim de etkisini göstererek, edebiyat, resim, kaligrafi gibi sanat dallarında yol almışlardır. Sui Hanedanlığı Üç Krallık sonlarına doğru Çin, Kuzey ve Güney olarak ikiye bölündü. Fakat bu ikiye bölünmüşlüğü fırsata çevirecek bir kişi vardı, Kuzey sarayların birinde yönetici Budist, Yang Jian’dı. 581’de kontrolü ele aldı, sonrasında ülkenin güneyini ele geçirdi ve kendisinin tanrı tarafından kutsanmış bir imparator olduğunu ilan etti. Jian kendisi ile başlayan ve devam eden Budist imparatorluk geleneğinin başlangıcı ve aynı zamanda Sui Hanedanlığının ilk kurucusuydu. Çin artık Sui İmparatorluğunun yönetimi altındaydı. Jian, kendisinden önce hiçbir hükümdarın başaramadığı, toprak reformunu gerçekleştirerek çiftçilere hane halkının sayısına göre toprak dağıttı. Sonrasında üretim öyle arttı ki, ülkeye yıllarca yetecek kadar ürün stoklamıştı. Yirmi üç yıl Çin’in başında kalan Jian’ın dış politika konusunda yumuşaktı, fakat oğlu Yangdi babası kadar yumuşak değildi. Gaddarlığı ile ün yapan Yangdi, tahta geçmek için babasını ve 4 kardeşini öldürmekten çekinmedi. İmparator Yangdi Güneye bir çok sefer gerçekleştirdi ve her seferinde eli dolu döndü. Daha sonrasında, bugün Kore olarak bilinen Koguryo’ya 4 sefer yapmış, ve hepsinde başarısız olunca kontrolü kaybetti. Üstüne üstük Çin’de peşi. sıra yaşanan doğal afetler durumları iyice zorlaştırmış ve ülkenin dengesi iyice bozulmuştu. Bu durum, tekrar bir darbe ortamı doğurdu ve Yangdi bir suikastle ortadan kaldırıldı. Bu ortamdan en baskın çıkan, General Li Yuan 618’de iktidarı ele geçirdi. Çin İmparatorluğu artık yeni bir yola giriyor. Çin tarihinde üç krallık dönemi Çin tarihinde üç krallık dönemi Çin İmparatorluğu Tang Hükümdarlığı Dönemi Tang’lar 618’den 907’ye kadar, 3 asır boyunca Çin tarihine damgalarını vurdular. Çin tarihi, bu hanedanlık döneminde tarihin en ihtişamlı dönemini yaşadı desek heralde yanılmış olmayız. Kurucu imparatorları, Gaozu ve devamında ise onu tahtan indiren oğlu Taizong’un rengini verdiği bu dönemde bir çok kültürel gelişmeler yaşandı. Barut, kağıt, baskı teknikleri gibi alanlarda gelişmeler yaşanmış, bu dönemde ipek yolunun aktif kullanılmasıyla ticaret zirve yapmıştır. Özelliklede İmparatoriçe Wu Zetian Altın Çağ olarak Çin İmparatorluğu tarihine geçmiştir. İmparator Gaozu’nun temellerini attığı hareketli bir orduyla, dört bir tafa göz dağı verilmiş, bie çok topluluk ve medeniyet Çin’e vergi öder duruma gelmişti. Dikkatinizi Çekebilir; Çin Seddi Neden Yapılmıştır? 🏰 Uzunlu Ne Kadar? Dünyanın dört bir yanından gelen, fikir adamları, şairler ve yazarlar hanedanlığın başkenti olan Xi’an’ı dünyanın en kompozit şehirlerinden birisi hale dönüştürmüştü. İlerleyen yıllarda Tang ordusu sınırları korumakta zorluk yaşamaya başlayınca, işler ters gitmeye başladı. Sınır hudutlarında ülkeyi korumak için görevlendirilen komutanların bazıları, ellerindeki askeri güçten ilham alıp ayaklanmalar çıkardılar. Durum ciddiyetini artırırken, Hun kökenli bir komutan olan An Lushan, orduyla gelip başkent Xi’an’ı ele geçirmeyi başarmıştı bile. Çinliler Hunlarla İttifak bile yapmak zorunda kalarak, An Lushan’ı başkentten çıkardılar, ancak bu kenz kendilerine yardım eden Hunlar başkentte aktif olmaya başladılar. Adeta yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeydi bu. Çin imparatorluğu içindeki durumlar biraz yatışır gibi olsada, yine bir Çin klasiği olan köylü ayaklanmaları patlak vermişti. Bazı köylü gerillalar, bir çok Çin kentini basarak insanları kılıçtan geçirdi. Dönemin İmparatoru kaçtı ve bu isyanlar devam eden 30 yıldan uzun bir zaman devam etti. Tang Hanedanlığının yıkılmasının ardından, kargaşa neredeyse yarım asıra yakın devam ederken, Çin adeta kaos ortamına boğulmuştu. Tang Hükümdarlığı – Gaozu Tang Hükümdarlığı – Gaozu Çin İmparatorluğu Song Hanedanlığı İle Tanışıyor Tarihler 960’ı gösterdiğinde, bir isyanıcı grubun lideri olan Taizu, herkese üstünlük sağlıyor ve kurduğu Song Hanedanlıyla Çin’in yeni İmparatoru oluyordu. Taizu Çin’in büyük bir kısmı üzerinde hakimiyet kurmayı başarmış, o dönemde ülke zenginleşti ve hammadde üretimi tavan yaptı. Siyaset felsefesi, devlet yönetimi ve kültür gibi konularda Çin’e büyük aşama kaydetti. Çin İmparatorluğu Song Hanedanlığı döneminde, barutu bir savaşta kullanan ilk devlet oldu. Çin bu dönemde Dış ticarette inanılmaz işler gerçekleştirdi ve zamanının en iyi gemilerini inşa ettiler. O dönemde inşa ettikleri gemiler, 500 kişi taşıyabiliyor ve döneme göre çok yüksek yön bulma teknolojisi kullanıyordu. Hatta pusula ilk kez bu dönemde kullanıldı. Çinliler bu gemilerle Asya’dan Ortadoğu’dan Afrikaya kadar denizleri kolaylıkla katediyorlardı. O dönemde tıp alanında da çok önemli mesafe alan Çinliler, anlatılanlara göre ilk otopsi 1145’te Çinde yapılmıştır. Ülkede liyakat sistemi geliştiği için, eğitim ve başarı kaçınılmaz oldu. Song döneminin sonlarına doğru Çin, dünyaca üne kavuşacak mavi beyaz porselenler üretti. Kültürel ve toknolojik olarak bu kadar ilerleme sağlanmasına rağmen, Song Hanedanlığı askeri açıdan zayıftı. Bunun temel sebeblerinlerin birisi, ülkeyi etkisi altına alan Konfüçyanizmin, şiddeti kınaması ve askerliği insanoğlunun için meslek olarak görmemesiydi. Bu yüzden ordu, ağırlıklı olarak başka medeniyetlerin para askerlerinden oluşmaktaydı. Düşmanlarla mücadele etmek için daha çok diplomasiye önem veriliyordu. Güçlü ve caydırıcı ordudan ziyade, kültürel ve teknolojik temellere dayalı bir devlet yapısı oluşturulmuştu. Çin İmparatorluğu için işler bu şekilde bir süre yolunda gitmişti, ama Moğollar geliyordu!!! Çin İmparatorluğu Çin Moğolların Elinde Song döneminin sonlarına doğru, Mançurya’daki Jin Hanedanlığının Çin’e saldırıları artış göstermişti. Bunun üzerine Moğolların kapısı çalınmış ve yardım istenmişti. Moğollar ise bu yardım isteğini geri çevirmedi ve kuzeydeki Jin kuvvetleri adeta tarumar ederek yerle bir etti. Moğol ordularına kumandalık eden, Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han herkesin iştahını kabartan bir yer olan Güney Çin’e indi. Moğollar burada, Song hanedanlığı yerle bir etti ve artık Çin İmparatorluğu‘nun hakimi Kubilay’dı. 1279’da kendisini Yuan Hanedanlığının ilk imparatoru ilan etti. Koskoca Çin artık, dünyayı titreten Moğol İmparatorluğunun bir parçası haline gelmişti. Çin ilk kez, bir başka milletin boyunduruğu altına girmiş, Çin’in üzerindeki Moğol egemenliği 1368 yılına kadar sürdü. Bir asır süren bu hakimiyetten sonra Moğollar ve Çinliler arasında bir bağlantı oluşmamıştı. Çin bu dönemde ekonomik olarak yerlerdeydi. Moğollar zengin bir Çin almış fakat, sonucunda fakir bir Çin yaratılmıştı, ve Çin halkı sonunda ayaklandı. Moğol ordusu bu ayaklanmaları bastıramadı ve Çin’in içinden çıkan bir cengaver, Zhu Yuanzhang 1368’de moğolları önüne katarak Mongol steplerine kadar sürdüler. Çin’de artık yeni bir hanedanlık vardı, Zhu Yuanzhang’ın kurduğu Ming Hanedanlığı, ve parlak günler çok yakındı. Ming Hanedanlığı döneminde Çin İmparatorluğu ordusunu güçlendirdi ve bir çok topraklara seferler yaptılar, hatta Moğolların başkenti Karakum bile Çinlilerin işgaline uğradı. Bu dönemde Çinliler takrar ticareti aktif hale getirip, ipek yolunu aktif bir şekilde kullandılar. Ming Hanedanlığı, döneminde Çin dünyanın en zengin milletlerinden birisi haline geldi. Çin Moğolların elinde Çin Moğolların elinde Çin İmparatorluğu Çin Seddi’ni Neden Yapıldı? Bu dönemin, bir başka gelişmesi ise bugünkü haliyle bildiğimiz Çin Seddi’nin son halini almasıydı. Çin imparatorluğunun, daha önceki hanlıklar döneminde parça parça olan duvarlar görünümündeydi. Bu duvarla birleştirilip daha komplike ve tek duvar haline dönüştürüldü ve taşlar granit ile güçlendirilip restore edildi. Daha sonra belirli noktalara gözetleme kuleleri ve toplar yerleştirildi. Tüm bu yapılarlara rağmen Ming Hanedanlığı, parlak dönemlerinin sonuna geliyordu. Bu yıllarda çıkan isyanlar, iç karışıklıklar, ülkenin kendi kabuğuna çekilip dünya ile bağını azaltması ülkeyi içine kapanma ve buhrana sürükledi. O dönemde o muhteşem Çin gemilerinin yapımı bile durdurulup, ticaret bıçak keser gibi kesildi. Mingler iyice, zayıflamaya başladı. Konfüçyanizm’in para kazanma hırsına, karşı olumsuz bakış açısı ticareti geriletti, ve bunun sonucunda ülkede üretim çok azaldı. Çin İmparatorluğu, yaşadığı bu kriz ortamını değerlendirmek isteyenler yokmuydu? Tabiki de bu ortamı, fırsata çevirmek isteyen Moğollar ve Japonlar Çin’e çoktan dadanmışlardı. Fakat Çin, büyük mücadele ve can kayıpları ile bu tehlikeyi şimdilik püskürtmüşlerdi. Ufukta yeni bir düşman görünmekteydi: Mançular. Mançuryadaki dağınık kabile ve toplumları bir araya getiren Mançular, Çin’i işgal etmek için herşeyi göze almışlardı. 16. Yüzyıl boyunca kuzeyden yaptıkları saldırılarla, 25 milyon Çinlinin ölmesine sebeb olmuşlardır. 17. Yüzyıla gelindiğinde, Çin’de tekrar bir isyan patlak verdi ve Mançular tabiki tetikteydi. İsyan sırasında Çin İmparatoru ölmüştü, tamda bu sırada Mançular tam zamanı deyip Çin’e tekrar saldırdılar. Ve Çin İmparatorluğu artık Mançulara teslimdi. Çin Seddi Çin Seddi Çin İmparatorluğu Mançuların Elinde Mançular, kurdukları Qing Hükümdarlığı ile 1644’ten 1911’e kadar Çin’e egemen oldular. Moğollar gibi Mançularda hayatın her alanında kendi milletlerini ön plana çıkarıp ayrıcalık tanıdılar. Çinlilerle evliliği yasaklayıp kendi kültürlerini devam ettirdiler ve Çinliler sosyal yaşamlarında fazlasıyla tacize uğruyordu. Dış dünyaya kapanan Çin, ekonomik olarakta yavaş yavaş eriyordu adeta, Batı’nın Çin’e girişi bu dönemde oldu. Batılı güçler 1900’lerden sonra, Çin’i yeni yeni keşfetmeye başlamıştı. Misyonerler Çin’de kolaylıkla faliyetlerini sürdürmeye başlamış, Batılı denizciler Çin limanlarını yağmalamaya başlamıştı. Özellikle İngiltere Çinle İpek ve Çay ticareti yapıyordu. Fakat İngilizlerin Çin’e satacak malları yoktu, buna karşılık afyon satmaya başladılar. Çin’de afyona rağbet arttı, Çin adeta afyon bağımlısı olmuştu. Çin afyon yüzünden çok zor duruma düştü, ve sonunda Çin’de afyon ticareti yasaklandı. Bu durum İngiltere’nin hoşuna gitmemişti ve yanına Fransa’yıda alarak Çin’e savaş açtı. Savaş sonuna erdiğinde Çin İmparatorluk sarayı bile yakılmıştı ve İngiltere istediği aldı. İmzalanan anlaşmalar sonucunda, Çin’in en büyük limanı Hong Kong, İngiltere’ye bırakıldı. ( Bu durum 1997’ye kadar devam etti) Ülke neredeyse Batılıların eline geçmişti. Halk artık bu durumu kabul edemez hale gelmişti, zamanla devrimci hareketler filizlendi. Japonya’nında ortaya çıkması ile karışıklık dahada derinleşiyordu. Koskoca Çin İmparatorluğu adeta açık bir pazara dönüşmüştü. Ülkeyi yöneten imparatorlar daha da gençleşiyordu ve Ülkeyi adeta imparatorların anneleri yönetiyordu. Anne İmparatoriçelerden en fazla iz bırakanları ise Tzu Hsi oldu. Tzu Hsi eğitimsiz biriydi, anyı zamanda fazlasıyla muhafazakar ve dar görüşlü biriydi. Çin’i bir önceki yüzyılın koşulları içinde tutmaya çalışan Tzu Hsi, ölmeden öncede 3 yaşındaki çocuğu P’u Yi’yi tahta oturttu. Tarihte çocuk imparator olarak adı geçen ilk çocuk P’u Yi idi. Ülkenin kaderi bir çocuğun elinde iken devrimci hareketler giderek hızlandı. Çin İmparatorluğu – Mançuların elinde Çin İmparatorluğu – Mançuların elinde Çin İmparatorluğu Kominizme Doğru Çin’in artık sabrı kalmamıştı ve nihayet 1 Ocak 1912 devrimi ile modern Çin’in babası olarak kabul edilen, Sun Yat-sen İmparatorluğu ortadan kaldı. Artık Çin’de Cumhuriyet ilan edilmişti. Yüzyılların Çin İmparatorluğu tarihe karışmış, yeni bir sayfa açılıyordu. Daha sonraki, senelerde bir çok siyasi kaoslar ve savaşlar yaşayan Çin, tamamlanamayan bir anayasa yüzünden ekonomik ve kültürel olarak gelişemedi. Ve sonunda, başka bir devrimci lider, Mao Zedong hakimiyeti ele aldı ve günümüz Çin’inine kadar devam edecek olan yeni rejimi ilan etti: Komüzim. İmparatorluğun Seyir Defteri: M.Ö – 551 Konfüçyüsün doğumu M.Ö. – 221 Çin, Ch’in Hanedanlığı altında birleşmesi M.Ö – 220 Çin Seddi inşa edilmeye başlandı. M.Ö. – 206 Han Hanedanlığı hüküm sürmeye başladı M.Ö. – 141 İmparator Wu Ti ülkeyi kuzey güney ve batıya doğru genişletti 23 – Kırmızı Kaşlılar İmparator Wng’ı devirdi 150 – İlk Budist metinleri Çinceye çevrilmeye başlandı 184 – Sarı Türbanlılar çetesi ayaklanarak hükümeti devirdi 220-581 – Üç krallık devri ve aralıksız süren savaşlar 581 – Sui Hanedanlığı’nın idareyi ele alışı 618 – Tang Hanedanlığının İdareyi ele alışı 888 – Tang Hanedanlığının yıkılışı 890-960 – Kaos ve sürekli kendi aralarında savaşan kuzey ve güney hanedanlıkları 960 – Song Hanedanlığının idareyi ele alışı 1279 – Moğolların Çin’i işgali ve Yuan Hanedanlığının kuruluşu 1368 – Çiftçilerin iktidarı devirmesi ve Ming Hanedanlığının Kuruluşu 1500-1600 – İzolasyon dönemi 1644 – Mançuların Çin’i işgali ve Qing Hanedanlığının kuruluşu 1912 – İmparatorluğun yıkılışı ve Cumhuriyetin ilanı 1949 – Çin Halk Cumhuriyetinin ilanı
Related Stories
16 Ekim 2024
13 Ekim 2024